Erdoğan’ın seslendiği hayvanseverler: Biz zaten sorumluluk alıyoruz
Türkiye’nin günlerdir tartıştığı ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, birkaç küçük değişiklikle komisyonda onaylandı. Teklif bu hali ile yasalaşırsa köpekler sokaklardan toplanacak ve öldürülmeleri mümkün hale gelecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, teklif komisyona gelmeden önce özellikle köpeklerin toplanmasını desteklediği pek çok açıklaması oldu. Hatta hayvanseverlere ‘sahiplenin’ çağrısında bulundu. Benzer bir çağrıyı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda yineledi: “Tüm hayvan severlerden başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza güçlü destek bekliyoruz.”
Barınaklara toplanması hedeflenen köpek sayısını düşünecek olursak hayvanseverlerden beklenen birden fazla köpeği sahiplenmesi. Kendini hayvansever olarak tanımlayan pek çok kişi hali hazırda evinde en az bir hayvanla yaşıyor.
Peki asgari ücretin 18 bin lira, emekli maaşının 12 bin 500 lira, enflasyonun da TÜİK’e göre yüzde 71.6, ENAG’a göre yüzde 113 olduğu Türkiye’de, hayvan bakımının maliyeti nedir?
HER AY GELİRİNİN BEŞTE BİRİNİ KEDİLERİ İÇİN HARCIYOR
Şişli’deki evinde 7 kedisiyle yaşayan Gülşen Daşdöğen onlara iyi bir bakım verebilmek için aylık gelirinin beşte birini harcıyor. Hatta buna rağmen kedilerini her daim veterinere götüremediğini, rakamların oldukça yüksek olduğunu ifade ediyor. Daşdöğen’in kedilerinden ikisi engelli. Birinin bir patisi yokken diğerinin de gözleri görmüyor. Kedilerinin en küçüğü 7, en büyüğü ise 9 yaşında. Daşdöğen, maliyetleri biraz düşürmek için mamalardaki indirimleri takip ettiğini söylüyor.
Buna göre masrafları şu şekilde: Aylık 10 kilo mama 1500 lira, aylık kum 600 lira, hepsi için yılda bir kez olmak üzere pire tasmasının toplam ücreti 9 bin lira, alerjik olduğu için yılda iki kedinin iki defaya mahsus tıraş maliyeti ise yaklaşık 5 bin lira…
Bunlara veterinerlik hizmetleri dahil değil, hepsinin farklı zamanlarda farklı ihtiyaçları oluyor. Ama Daşdöğen, geçtiğimiz günlerde bir kedisi için muayene ve iğneye 700 lira verdiği bilgisini ekliyor.
‘AMACIMIZ HAYVANLARI EVLERE İSTİFLEMEK DEĞİL, ONLARA YAŞAYABİLECEKLERİ ALANLAR SAĞLAMAK’
Hayvanlarla birlikte yaşamanın sadece maddi bir bedeli yok. Onlarla kurduğunuz duygusal bağ ve üstlendiğiniz sorumluluk hayatınızın her alanını da etkiliyor. Örneğin, mevcut evinizden taşınmanız gerekiyorsa hayvanlarınızla birlikte yeni bir ev bulmak çok da kolay olmayabilir.
Daşdöğen de benzer fikirde: “Taşınma sürecinin zorluğu bir yana asıl sorun, 7 kediyle ev bulmakta. Her ne kadar son yıllarda hayvanlara karşı insanlarda bir farkındalık oluşsa da ‘evde kedi köpek istemem’ diyen mülk sahipleri ya da komşular sorun olabiliyor. Ayrıca pati nüfusunuz biraz fazlaysa size ‘kafayı kedi köpekle bozmuş’ biri olarak bakılıyor. Oysaki ‘kafayı bozmadım’, hepsi bir şekilde denk geldi ve sahiplendim. Benim bir işim, bir ailem, siyaset hayatım, sosyal hayatım, özel hayatım var. Ama insanların önyargılarını kırmak oldukça zor.”
Erdoğan’ın hayvanseverlere yönelik çağrılarını da sorunlu buluyor Daşdöğen: “İşini yapsın ve hayatımıza müdahale etmekten vazgeçsin. Bir zamanlar ‘3 çocuk yapın’ diyerek yatak odamıza kadar girdi. Şimdi de birlikte yaşayacağımız pati dostlarımızı mı belirliyor? Hayvanseverler gerekeni yapıyor zaten. Cumhurbaşkanı önce ‘katliam yasasını’ geri çeksin. Bizim amacımız bütün hayvanları evlere istiflemek değil, aksine yaşayabilecekleri alanlar sağlamak. Doğal yaşamlarından kopardık, binlerce yıl önce evcilleştirdik. Sokaklar, sokak hayvanlarının yaşam alanları aynı zamanda. Oraları da talan ettik ama bir şekilde topluma ve sokaklara uyum sağladılar. Onlar toplumun bir parçası artık.”
‘EBEVEYN OLUYORSUN VE HİÇ BÜYÜMEYEN ÇOCUKLARIN OLUYOR’
Sarıyer’de iki kedisi ve bir köpeği ile birlikte yaşayan Başak Tanses, kedilerinin ikisini geçen ağustosta yavruyken sokaktan, 14 yaşındaki köpeğini de 6 aylıkken sahiplenmiş. Ona göre hayvanlarla yaşamak ekstra sorumluluk demek. 14 yıldır tüm hayatını, işini, tatilini köpeğine göre ayarladığını belirten Tanses, “Ebeveyn oluyorsun ve hiç büyümeyen çocukların oluyor” diyor.
Masrafları ve getirdiği sorumluluk nedeniyle hayvan bakımının kolay olmadığını dile getiren Tanses’e göre herkes kedi köpek sahiplenmemeli: “2 kedi ve bir köpekle küçük bir apartman dairesinde yaşamak zor. Kaldı ki mamaları her ay zamlanıyor. Mesela köpeğim Meczup, travmatik bir köpek. Şiddet görmüş ve o nedenle de agresif. Kimseye sevdirmez kendini, havlar. Oturduğum mahallede herkes hayvansever, burada bir sorun yaşamıyorum ama bir ara ev bakmak durumunda kalmıştım ve görüştüğüm çoğu ev sahibi kedilerim ve köpeğim yüzünden beni istemedi.”
2 KEDİ VE 1 KÖPEĞİ İÇİN AYLIK MASRAFI EKSTRALAR HARİÇ 6 BİN LİRA
Tanses’e aylık bakım masraflarını soruyoruz. Tanses çok kabaca mama, veteriner masrafı ve kum derken her ay yaklaşık 6 bin lira ödediğini söylüyor. Bunlara ekstra kalemler de dahil değil. Tanses, “Yatağı, oyuncağı, kıyafeti, hastalık durumunda ek veteriner hizmeti derken bu rakam katlanıyor. Bunlar da değil sadece örneğin, evini onlara göre düzenlemen lazım. Normal sinekliğim vardı, bir şekilde delip kaçtıkları için kedi sinekliği taktırdım bu hafta. Bu da ayrı bir masraf.”
Erdoğan’ın çağrısını hatırlatıp yeni bir köpek daha sahiplenip sahiplenemeyeceğini sorduğumuzda cevabı şöyle oluyor: “Açıkçası benim yerim kalmadı. Bir kere bakış açısı yanlış. Bunlar çocuk gibi. Kalkıp ‘çocuk sahiplenin’ diyen var mı? Zaten herkes anne baba da olmamalı. Hasta da olsam sabah kalkıp köpeğimi gezdiriyorum. Hayvansever olmak bu sorumluluğu taşıyabileceğin anlamına gelmiyor. Hayvanları sevebilirsin ama bakmak ayrı bir şey. Sırf sevdiği ve korumak istediği için kimseye böyle bir sorumluluk yüklenemez. Bu sorumluluğu maddi ve manevi taşıyabilmek gerekiyor.”
EN BÜYÜK MASRAF KALEMİ MAMA
Nevin Sungur, 14 kedisi ve 2 köpeğiyle Büyükada’da yaşıyor. Kendini şanslı hissediyor çünkü evi ona ait, “Aksi halde bu kadar hayvanı sahiplenmem mümkün olmazdı” diyor. Evindekiler dışında bir de 20’den fazla kediye bahçesinde baktığını sözlerine ekliyor. Bu nedenle en büyük masraf kaleminin mama olduğunu ifade ediyor: “Ayda en az 6 bin lira mama parası veriyoruz. Rutin veteriner kontrolleri oluyor. İç dış parazit yaptırıyoruz. O da her ay en az 3-4 bin lirayı buluyor. Tabi bazen sağlık problemleri oluyor. Ona hiç girmeyelim, binlerle telaffuz ettiğimiz rakamlar diyelim.”
Erdoğan’ın açıklamaları içinse “Keşke insanlar kedi köpek sahiplenebilse” diyor ve ekliyor: “Bunun mümkün olmadığını da biliyorum. Masraflar bu şekilde günden güne artarken, insanların soflarına koyacak yemekleri sıkıntıya düşerken hayvanseverlerin içleri yana yana bir sürü şeyden vazgeçmek zorunda kaldıklarını tahmin ediyorum.”
‘HAYVAN SAHİPLENMEK EVİNİZE MOBİLYA ALMAK GİBİ BİR ŞEY DEĞİL’
Sungur, hayvan sahiplenmenin önemine vurgu yaparak “Bu evinize mobilya almak gibi bir şey değil” ifadelerini kullanıyor. Sungur, hayvanların bir sorumluluk yüklediğinin altını çizerek “Kedilerin iyi bakımla 15 yıl, köpeklerin de cinsine göre 10-15 yıl yaşadığını hesap edersek sahiplenecek kişilerin bu süreleri göz önünde bulundurması ve bakım garantisi vermesi gerekiyor. Sahiplendiğiniz hayvanı bir süre sonra bakamadığınız için sokağa bırakmak bana göre barbarlık ve şu an yaşadığımız sorunların bir kısmı da bundan kaynaklanıyor. Erdoğan’ın çağrısını iyi niyetli bir temenni olarak düşünmek istiyorum. Hayvan sahiplenmek ciddi bir sorumluluk demek. Bunu yapabilecek olanların yapması gerekiyor. Dediğim gibi bu çağrı ne kadar karşılık bulur, insanlar bu sorumlukların ne kadar farkında olur, emin değilim.